- 11:27 - Trabzon’un eşsiz lezzeti Hamsiköy Sütlacı
- 10:30 - Banyonuz 10 dakikadan uzun sürmesin
- 08:11 - Sağlıklı yaşlanmak için 10 anahtar kelime
- 09:54 - İdrarda kanamaya yol açan 9 nedene dikkat!
- 10:38 - Çocuğunuzun başarısını şeker ve çikolata İle ödüllendirmeyin
- 10:00 - Besinlerin gücü ile Alzheimer'dan korunun
- 08:10 - Kilo vermenin 6 yararı
- 08:46 - Omurga kırıklarından dolgu yöntemiyle kurtulabilirsiniz
- 08:43 - Çocuklarda kontrolsüz internet kullanımı obezite nedeni
- 09:33 - Plastik maddeleri hayatınızdan çıkarın!
- 09:22 - Okul çantasını hafifletmek omurgayı koruyor
- 09:02 - Okula uyumun anahtarı güven
- 08:54 - Susuzluk öğrenmeyi zorlaştırıyor!
- 10:14 - Çocuğumun burnu neden kanıyor?
- 12:18 - Okula başlayan çocuk neden ağlar?
- Trabzon 22 °C
- Rize 15 °C
- Artvin 6 °C
- Gümüşhane 5 °C
- Giresun 19 °C
İbrahim Sağlam / Yazar





Tasavvurum sınır aşımında (!)
Algı yükü ağır.
Ne oluyor?
İnsan insan değil.
Tanımlanmış ne varsa aykırılıklara gömülü. Olgu ve algı hep farklı. Sorgu karmaşık çelişkiler yumağına dolanıyor.
Avuçlar uyuşuncaya dek varlıktan yokluğa hüküm kuran vicdanlar kararmış.
Çaresizlikler içinde sınır aşımına varan bir TASAVVUR var.
Kudretine boyun eğmişliğe gölge düşmesin. Yanmış- yıkılmış viranelerden gelmiş ve var olmuş canı taşımak ne zor. Ne zor kıvranan menzillere varmak. Ne zor adanmışlığın hissiyatından varlık-yokluk ikilemini anlamak.
Gül yüzlü narin bedenleri saran toprak, alıp götürdüğün ne?
Kimi nereye uğurluyor aynılıktan öte, tekrarlanmış usanmışlıklar. Minarelere nida veren hüzünlü makamlar, hangi dildensiniz. Söyleyin düşünce iklimlerinde fırtınalar estiren yakarışlar, söyleyin dönüş neredendir, dönenler nerede?
Şekillenen ayrılıklara adını veren hüzün, sararan yapraklar üstüne söylenmiş ağıtlara mı saklandınız. Yoksa akan gözyaşlarının ıslattığı mendillere mi? Tariflenmiş bütün gidişlere teslim olmuş fanilerin, çaresiz ve şekilci döngülerini dünyevileştiren nedir?
Bu kubbenin altında zerre ölçüsünü devleştiren, katmerli acıları ardı sıra ve acımasızca tekrarlayan varlığın adı insansa, zihni derinliklere gidip geri dönmeyen tepki ne?
Kudretine boyun eğmişliğin ve hiçliğin çok kolay ve anlaşılır oluşuna rağmen, sahiplik ve aidiyet çelişkileri içinde, onun adına hükmedenleri, yok edenleri, değişken şekillere bürünenleri var edenin sırrı da ona ait.
Yücelik ve rahmet kurgusunu bağışlanmak ve imtihan çelişkileri içinde sunanların, kendilerine özel bir yer buldukları kabullerinin de anlamsız olduğu açık. Gidişleri farklı kılan bir özel yer ve tanım yok ki!
Adına ne denmişse farkı yok.
Yolculuklar nefessiz kalınca hep aynı.
Sınırlanmış solukları, sayılı saatleri, tekrarlamış adımları, döngüdeki aydınlık ve karanlıkları, bütünüyle yer kürenin tanımlanmış sayısız kavramları, maddeleri, değişimleri, etkileri ve fırsatları insanı insani olmaya dönüştürmüyor.
Bu karmaşık denklemin bir bileşeninin, bunca sorgusuna, kaygısına ve isyanına izin verilmiş ki; asırların üzerinden her değişimde, her gelişmede teslimiyetin adı da değişiyor.
Kurgulanmış ve tekrarlanmış çıkarcı çerçeveleri, çemberleri ve zincirleri kırıp atmak zamanı.
Var edilmişliğin verdiği bu geniş ve anlamlı ufku başkaca sığ ve çıkarcı kalıplarla ezmenin anlamı yok.
Özgün ve özel olanın adını yüceltmek yerine, onun hayat hakkını basit ve gereksiz bir kısıtlamaya veya yok etmeye izin mi var?
Zor dönemeçler geldi ardı sıra. Zaman zorladı bütün ufkumu. Düşüncelerim bir anafor içinde. TASAVVURUM SINIR AŞIMINDA (!)
Ey sevgili, en sevgili diyerek dizelere derin anlamlar yükleyen şair, ilhamına ilham katarak bekliyorum.
TASAVVURUM SINIR AŞIMINDA (!)
Toplam 0 yorum eklendi.
Tel : Telefon: 462 326 73 73 Pbx - 532 456 71 41 / Faks : 0462 326 73 73 Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA